Rafael Nadal için Roger Federer o kadar önemlidir ki İspanyol oyuncu biyografisinin neredeyse yarısını Federer’e ayırır. İsviçreli raket onun için çoğu zaman aşılması gereken bir seviye, bazen de insan üstü özelliklere sahip bir makinedir… Nadal şöyle diyor: “Benim vücudumu tenis sporunun getirdiği sürekli kas gerilmelerine uyum sağlaması için zorlayıp şekle sokmam gerekse de Federer adeta bu oyunu oynamak için doğmuş. Tenise uygun olan fizik yapısı, hatta DNA’sı sayesinde geri kalan bizlerin mücadele edip durduğu sakatlanmalara karşı bağışıklık kazanmış sanki.”
Federer’in 2016 yılına kadar neredeyse 15 sene hiç sakatlanmadan tenise devam ettiğini düşünürsek Nadal fazlasıyla haklı gibi duruyor. Aynı etkiyi Federer’de de görüyoruz, verdiği röportajlarda tenise bu kadar uzun süre devam etmesini ailesi ve Nadal’a bağlıyor, ‘o olmasa bu kadar devam etmezdim’ diyor. Federer gibi kapalı bir profilin Nadal’ı ailesinin yanına koyması onun için İspanyol oyuncunun hayatındaki yerini fazlasıyla anlatıyor. Sonuçta büyük bir rekabet içinde mücadele ederken birbirlerini beslemiş ve büyütmüş iki büyük sporcudan bahsediyoruz.Yıllar geçip, yaş alıp, olgunlaştıkça Federer ve Nadal birbirlerinin farklı yanlarını keşfetmeye başladılar. Madrid’de arkadaşları ile dışarıda yemek yerken yan apartmanın beşinci katında balkonda bir çocuğun kendisine ulaşmaya çalıştığını görerek, yemeği bırakıp beş katı koşarak çıkıp küçük hayranını mutlu eden Nadal’la, yıllardır kendini Afrika’daki çocuklara adayan Federer aslında benzer hassasiyetlere sahip aynı insanlardı.
Görkemli açılış
Artık bu noktadan sonra kort dışında oluşmaya başlayan büyük dostluğun zirvesi, yıllardır Nadal’ın hayali olan Rafael Nadal Tenis Akademisi’nin açılış töreni oldu. Bu törene onur konuğu olarak katılan Federer, açılışın daha görkemli olmasını sağladı. Sonrasında ikilinin akademideki öğrencilerle beraber tenis oynaması günün zirve noktasıydı. Federer’in açılış konuşmasında “Bir gün çocuklarımın da bu akademiye gitmesini isterim” sözü gönülleri fazlasıyla fethetti. Bu şekilde Nadal’a akademi hayalinin gerçekleşmesinde büyük destek veren Federer, bunun karşılığını fazlasıyla aldı. İsviçreli raketin veda töreninde Nadal’ın gözyaşlarının ardında yıllar içinde kort içinde ve dışında çok büyük yaşanmışlıklar olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Gelecek kaygısı
Birisi kolsuz tişörtlü, kaslı vücutlu ve sert görünümlü; diğeri ise İngiliz çay partilerinden çıkmış aristokrat duruşu ile çok farklı görünen ama aslında “görünmeyen çok ortak yanları” olan iki büyük sporcunun yarattığı bir hikayedir bu. Tenis kortunda birbirlerini kırmak için yıllarca çabalayan, tüm hazırlıklarını birbirlerine karşı yapan ama aynı zamanda birbirlerine olan saygılarını kaybetmeden ve sonunda büyük bir dost olmayı başarabilen Federer&Nadal ikilisi kortta birbirlerine ağlayarak veda ettiler. En geç iki sene sonra Nadal’ın da Federer’in yanına geleceğini düşünürsek tenisin geleceği adına kaygılanmak için fazlasıyla sebebimiz olacaktır diye düşünüyorum.
Unutulmaz iki final
20 seneye yakın sürede büyük finaller oynayan ikilinin hayatında iki finalin ayrı bir önemi var. Bunlardan birincisi 2008 Wimbledon finali. Bu maça kadar en büyük finalin 1980’de Bjorn Borg ve John Mc Enroe arasında oynanan maç olduğu düşünülüyordu ancak maçtan sonra Borg ve Mc Enroe bile aynı fikirdeydi, 2008 finali en iyisiydi.
Dünya basınından pek çok kişi bunun sadece tenis değil genel anlamda sporun en iyi maçlarından birisi olduğunu söylüyorlardı. Hatta New York Times bu büyük final için özel bir ek çıkarmıştı. Olayın Nadal tarafında ise farklı duygular vardı. Federer’i ev sahibi olduğu Wimbledon’da yenen İspanyol raket artık sadece toprak değil tüm zeminlerde iddialı olduğunu tüm dünyaya ilan etmişti. Nadal bu maçı şöyle anlatıyor: “Turnuvanın sahnesi, yağmur molaları, kararan hava, Federer’in geri dönüşleri, benim direnişim… Hepsini üst üste koyunca daha özel bir final hayal etmek neredeyse imkansız.”
İkinci final için ise 2016 yılının Ekimine, Nadal Akademi açılışına tekrar gitmemiz gerekiyor. İki oyuncu da bir süredir sakattır, hatta açılışta yapacakları gösteri maçı onları yormamak için daha basit bir formata çevrilir. Zaten uzun süredir iki oyuncunun da tenisi bırakacakları söylentileri almış yürümüştür. Tabii ki hiç kimse Nadal ve Federer’in sadece 4 ay sonra 4 saate yakın bir maçla 2017 Avustralya Açık Finali oynayacağını tahmin edemez. Bu özelliği ile 2017 Avustralya Açık Finali unutulmaz maçlar arasına girer. O sene, Avustralya Açık ve Wimbledon’ı Federer; Roland Garros ve Amerika Açık’ı Nadal kazanır ve bu şekilde 2017 sezonunu tarihin “en retro sezonu” haline getirirler, efsaneler hala ayakta ve kazanmaktadırlar.
Sürekli gelişen oyuncular
Federer veya Nadal gibi tenisçiler oyunlarına %1’lik bir katkı bile yapsa bunun sahaya yansıması geometrik oranda olumlu oluyor. Federer’in 35 yaşından sonra daha çok fileye gelerek kondisyonunu dengelemek amacıyla puanları kısa kesmek istemesi ya da Nadal’ın 30 yaşından sonra servisini geliştirmesi hep bu yönde atılan adımlar. İki oyuncu da tüm bu çalışmalarının karşılığını fazlasıyla aldılar. Tenis maraton gibi lineer yapıda bir spor değil, ani patlamaları, sprintleri ve frenleri olan bir spor. Dolayısıyla tenisçinin kondisyonunu dengeleyerek bunlara hazırlıklı olması gerekiyor. Federer fizik avantajı ile oyunun bu yapısına daha kolay adapte olurken, Nadal da yıllar içinde sürekli kendini diri tutarak tenis kariyerlerinin uzun olmasını sağladılar.
Benzer hayat tarzları
Rafael Nadal, Mallorca Adası’nda ailesi, uzun yıllardır beraber olduğu eşi ve arkadaşları ile beraber yaşıyor. Hayatı tamamen ritüellerden ibaret olan Nadal, çevresini de yıllardır aynı insanlardan oluşan bir gruptan oluşturmuş durumda. Bu ritüelik hayatı ise şu şekilde özetliyor: “Her şeyin yerli yerinde olduğunu bilmek hayatımı kolaylaştırıyor.”
Federer, o kadar dikkat çekmese de onun da hayatı Nadal gibi uzun yıllardır aynı insanlardan oluşan kalenin içinde geçiyor. Federer’in çevresi; ailesi dışında eşi, arkadaşları ve yakın olduğu grup en az 15-20 senedir hayatında olan aynı insanlardan oluşuyor. İkilinin ‘görünmeyen ortak yanlarından’ birisi de işte bu ritüelik hayat tarzları.
40 kez rakip oldular
Atp Tour’da ilk maçlarını 2004’te Miami Masters’ta oynayan Federer ve Nadal bugüne kadar toplam 40 maçta birbirlerine rakip oldu. Bu maçlarda 24-16 Nadal’ın üstünlüğü bulunuyor. Toprak kort maçlarında 14-2 Nadal üstünlüğü varken; sert kortta 11-9 ve çim kortta 3-1 Federer önde. Nadal’ın Federer’i çim kortta yendiği tek maç 2008 Wimbledon finali. İkilinin aralarındaki en uzun maç ise 2006 yılında oynanan İtalian Open’da 5 saat 5 dakika süren karşılaşma oldu. Sadece 4 çim kort maçı yapmalarına rağmen, 2008 Wimbledon finali 4 saat 48 dakika ile turnuvanın en uzun süren 2. erkekler finali olarak tarihe geçti. Bu konuda birincilik 4 saat 57 dakika ile yine Federer’in Djokovic ile oynadığı 2019 finaliydi.
Çimde Federer toprakta Nadal
Özellikle 2003-2010 arasında Federer tenisi komple domine eder, önünde kimse duramaz. Bu dönemde İsviçreli raket tam 16 grand slam şampiyonluğu kazanır. Kaybettiği 5 finalin 4 tanesi Nadal’a karşıdır. Özellikle toprak kortta Nadal, Federer’e hiç şans tanımaz. Böylece aslında tarihin en iyi toprak kort oyuncularından biri olan Federer, Nadal’ın varlığı ile bu özelliğini hiçbir zaman ön plana çıkaramaz. Çim kort için ise tam tersi geçerlidir, bu sefer Federer’in çimdeki üstün performansı Nadal’ı gölgeler. Sert kortta ise Djokovic sonraki dönemde bu zeminin uzmanı olarak ikilinin yanındaki yerini alır. Bu şekilde farkında olmadan zeminler efsaneler arasında paylaşılır.